Hıncal Uluç aydındı ve bir aydının ille de politik bir duruş sergilemesine gerek yoktur. O, kültür, sanat ve spor adamıydı. Herhalde tüm spor dallarına hakim olan tek Türk olabilir. Sivri dilli olması onu bende itici kılmadı, aksine bazen bir konuda o ne der diye beklemişimdir. Zaten belirttiği ne varsa içini dolduracak derin birikime sahipti. En azından merak ettiren, kolayca görünmeyeni rahatça gösteren bir adamdı. Önemserdim kendisini. Çocukken tuttuğu Beşiktaş'ı bırakıp gençliğinden beri gönül verdiği G.saray'ı yeri geldiğinde yerin dibine sokan tek G.saraylı yine kendisidir. Hiç şüphesiz, zor bulunan müstesna bir kişilikti.
Bir kitabında anılarından bahsederken kendisiyle tüm zorluklara rağmen buluşan bir kadının kendisini önemsemesini hatırlatarak değer veren fedakar insanlarla bahane bulan vefasız insanların farkını anlatıyordu. Sizi önemsemeyeni siz de önemsemeyin öğüdü konunun özetiydi diyebilirim. Hislerime tercüman olmuştu o satırlarda. Oysa en ufak hatayı büyütüp yapılanları, yaşananları kendi alınganlıklarına hapsederek unutanları ben de çok gördüm ya ömrümde, şimdi ölümünün ardından Hıncal Uluç'un bir-iki lafını alıntılayıp koskoca bir değeri sadece bir-iki fikriyle değerlendirenler görüyor ve onlara sadece gülüyorum. Aslında ne kadar da sığ tipler ve sığ olduklarının farkında bile değiller.
Bir TV izlencesinde F.bahçe eski başkanlarından Ali Şen, Hıncal Uluç'u kızgınlıkla eleştirirken güzellik yarışmalarının müdavimi olan Hıncal Uluç'un çok bilmiş, ukala bir tip olduğunu ima ederek, "Karıdan da anlıyor" gibilerinden bir şey demişti ve çocuk yaşta kahkaha atmıştım. Bir gülüşün bile hatırı olmalı bence. Gülüşleri bile kıskanacak kadar tehlikeli fesatların olduğu bir dünyadayken anılara saygı göstermek güzel şey ne de olsa. Benimki de odur işte.
Seni dinlemek, seni okumak güzeldi be Hıncal abi! Oksijen fazlalarına inat iyi ki geçtin hayatımızdan. Işıklar yoldaşın olsun.