Atatürk'le en çok özdeşleşen kavramdır cumhuriyet.
Türkçede en güzel özne Atatürk, en güzel isimse cumhuriyettir.
Türk tarihinin en büyük devrimcisi Atatürk, okuduğu kitaplarda filozofların bile güzel bir dünya için insanlığa çok şey sunmadığını gördü.
"Cumhuriyet fazilettir" dedi bu yüzden. Fazilet, yani erdem: İyi insan olmak, ahlaklı durmak, namuslu kalmak... Öyle ya, hak yiyen, sömüren, ezen, dışlayan bir kimse erdemli olabilir mi?
Atatürk, kurduğu cumhuriyet için “Kimsesizlerin kimsesidir” dedi. İnsanlık onuru sarayların, tek adam olanların, fesatların ve çıkarcılık taslayanların altında ezilmesin diye böyle söyledi.
Örneğin, erdemden uzak olan biri bazen eşine ve çocuklarına şiddet uygulayan, onların rızkını yiyen bir kocadır. Bazen kutsal değerleri sömüren bir hocadır. Bazen halkın hakkını çalan bir kamu görevlisidir. Bazen topluma korku salıp rahatsızlık veren medeniyetten uzak her kimsedir. İşte Atatürk Cumhuriyeti bunlardan mağdur olanların imdadına yetişsin, kimsesiz gibi bırakılanlara sahip çıksın diye kuruldu. Atatürk Cumhuriyeti çaresizce bırakılıp hiçbir şeyi kalmayana ya da yok sayılıp dışlanan birine sahip çıkarak onun hakkını savunduğu için kimsesizlerin kimsesi oldu. Cumhuriyetin erdemi hayatın her alanında bu gerçeklerde açığa çıkar.
Atatürk, laikliği “adam olmak” olarak görmüştür. Bu da inanç sömürüsüne, halkın geri kalıp baskı altına alınmasına karşı olduğu içindir. Hatta başta kadını baş tacı yapmak istediği içindir. Ve her şeyden önemlisi, parlak çocuk beyinlerin zihni bulandırılmasın istediği içindir. Laikliğin adam olmakla bir tutulması hayat kurtaran, hayat kolaylaştıran bilim ve vicdan içindir, çünkü laiklik olmasa bilim ve toplum gelişemez. Bu yüzden Atatürk Cumhuriyeti laiktir. Oysa bugün adına cumhuriyet denilen nice ülke laik bile değildir.
Atatürk, örgütçüdür, cesurdur. Padişaha karşı çıkmış, görevinden istifa etmiş, boynunda idam cezasının urganı ve Elmadağ'da cebinde düşmandan önce kafasına sıkacağı son kurşunuyla yüreği tertemiz milletinin içine karışan ve apoletlerini kurtuluş için söküp atan fedakar bir halk kahramanıdır. O, silah arkadaşlarıyla birlikte yoksul, yorgun ama onurlu halkının desteğini almıştır. Bunu da olağanüstü zaferlerle süslemiştir. Ancak o cumhuriyeti kurmasa, ilkeler koyup devrimler yapmasa tüm bu zaferler anlamsız kalırdı. İnsan hayatına değer veren Atatürk, savaşçı olduğu kadar barışçıdır da. Çanakkale’de karşısında savaşan Anzakları evladı gibi görmüş, düşman yurttan atılınca önüne serilen Yunan bayrağını çiğnememiştir. Bu yüzden Atatürk'le adeta eş anlamlı gibi olan cumhuriyetin itibarı tüm dünyaya nam salmıştır.
Savaşın acısını onu yaşayan bilir ya, ömrü cephelerde geçen yenilgisiz Başkomutan Atatürk, "Yurtta barış, dünyada barış” ilkesiyle saygı görmüş, “Gelecek göklerdedir” diyerek Türk milletine ve dünyaya evrenin sonsuzluğunu anlamaları ve ondan yararlanmaları için yol gösterici olmuştur.
Asırlardır kültür birliği yapan bizler üzüntüde ve sevinçte, uzun süredir bir arada yaşayıp zorbaların altında kul köle olarak değil, modernleşen toplumda birer milliyetçi olarak kaldıysak, hazinenin ve sermayenin akıttığı kaynaklardan pay alıp yok sayılmayan bir vatandaş olarak devletçi olduysak, sorgulayıp yanlışları, değişimi ve yeniliği çağdaş ve uygarca hedefleyip devrimci olduysak, hepsi özgürlükçü cumhuriyetin erdemidir.
Çocukları koruyan, gençlere emanet, kadını özgürleştiren adam olanların değerini bildiği bu cumhuriyet, Atatürk gibi eşsiz bir askeri ve siyasi filozofun başta Türk milletine, mazlum milletlere ve tüm dünyaya armağanı olan en büyük bayramdır.
Hukukta, eğitimde, bilimde, fende, ziraatta, sanayide, sporda, sağlıkta, sanatta ve doğada, kısaca Türkiye’de güzel olan ne varsa ve ne kaldıysa hepsi Atatürk ve cumhuriyet sayesindedir. Bu değerleri yaratmak o zamanlar hor görülen halkın harcı değildi. Bizzat Atatürk yaptı bunları. Günümüz dünyasında diktatörler, despotlar hâlâ varsa ve onları yıkmak kolay değilse Atatürk'ü örnek almayıp hafife almak ya akılsızlık ya vicdansızlıktır.
Varsın gericisi, bölücüsü, vicdansızı, kibirlisi bu en büyük bayramın değerini anlamayıp kutlamasın!
Varsın ülkeyi yöneten karşıdevrimciler halka yıllardır kan ağlatsın!
Ben, Atatürk'e ve kurduğu cumhuriyete bakar, mutlu ve mesut olurum. Benim gibi milyonlar da mutlu ve mesuttur her 29 Ekim’de. Hele ki 100. yılda.
Ne de olsa biz büyük bir halkız.
Cumhuriyeti kanla kültürle kurduk, saltanata bırakmayız.
Her şeyi çalabilirler ama fikirlerimizi ve mutluluğumuzu asla çalamazlar.
Ellerde bayrak, dillerde şarkı, yine akın akın yürüyecek, coşacak bu yüce millet.
Ne mutlu Türküm diyene!
Yaşasın cumhuriyet!