Psyche o kadar güzel bir kızdı ki, Venüs'ün kıskançlığını uyandırdı.
Tanrıça daha sonra oğlu Love'dan kendisine yardım etmesini istedi: onu mütevazı ve önemsiz bir adama aşık etmeliydi. Ancak Aşk, Psyche'nin güzelliği karşısında büyülenir ve annesinin emirlerine karşı gelerek, kim olduğunu söylemeden onu sarayına götürür ve ona tek bir kural koyar: yüzünü asla görmemelidir.
Ancak Psyche, zamanın geçmesiyle merakını yenemedi ve bir gece Aşk'ın yüzünü bir fenerle aydınlattı.
Bir damla kaynar yağ, hayal kırıklığına uğrayarak kaçanı uyandırdı.
Psyche, kaybettiği aşkını aramak için yola çıktı ve Venüs intikam almak için ona korkunç denemeler yaptı.
Son bir test olarak Psyche yeraltı dünyasına inmek ve tanrıça Proserpina'dan sihirli bir şişe istemek zorunda kaldı.
Dönüş yolunda Psyche kendisine yasak olan ampulü açtı ve derin bir uykuya daldı. Sadece bu arada onu denizlerde ve dağlarda arayan Aşk'ın müdahalesi onu uyandırabildi ve babasının karşılaştığı tüm korkunç denemelerin bir ödülü olarak ona ölümsüzlüğü verdi.
Psyche'nin Aşk ile ilk birlikteliği, sevgilinin gerçek yüzünün âşığın gözlerinden saklı kaldığı, âşık olmanın ilk aşamalarını temsil eder.
Ancak gerçek, özgün bir ilişki aldatmaya dayanamaz. Burada "aldatmak" kavramı bir beden veya karşı cins değildir sadece, ilişkiye saygı duymamak ve tutarlı davranışlar sergileyememek de ihanetin şekilllerindendir. Psyche'nin cehenneme inişi gibi acılı olduğu kadar karanlık bir süreç olan diğerine bakıp yavaş yavaş gerçek özelliklerini keşfetmek gerekiyor. Efsane ayrıca bize sevmenin cesaret, fedakarlık, özveri gerektirdiğini, ancak her şeyden ve herkesten daha güçlü, özgün bir duygu olduğu sürece mutluluğun mümkün olduğunu ortaya koyuyor.
Freud'a göre ise Aşk ve Ruh, iki bozucu ve yıkıcı güç, içgüdüselliği ve tutkusu ile zihnimizde mevcut olan rasyonellik (Psyche) arasındaki birliği temsil eder. Bu iki gücün birleşmesinden aşk doğar.