Bir beraberlik sona erdiğinde, diğerimizin vedasından çok fazla acı çekmeyiz, aksine diğerinin bizden veda ederek bize pek bir şey olmadığımızı söylemesinden dolayı acı çekeriz.
Söz konusu olan ilişki değil, kimliğimizdir; bir sevgide kimliğimizi onaylamadığımız, onu diğerinin tanınmasından aldığımız bir durumdur; diğeri gittiğinde ise kimliksiz kalıyoruz. Ama kendimizden kopmuş olmamız, kimliğimizi başkalarının sevgisine dayandırmış olmamız bizim hatamızdır.
Yaşamlarımız boyunca hastalıklı bir şekilde tutunacak sabit noktalar ararız. Ve bunların hepsi kesinlikle dışsaldır: nesneler, insanlar, yerler, sonuçlar, görünüşler, iş, para. Bırakın başkaları bize kim olduğumuzu söylesin. Ama kim olduğunu bilmelisin.
Başkalarının ne söylediği önemsizdir. Dolayısıyla bir aşk ilişkisi sona erdiğinde iş, kişileri onarmaya çalışmak değil, karşımızdakine, onun sevgisine, onun takdirine emanet ettiğimiz şeyi geri kazanmaktır. Bana en büyük ilerlememin ne olduğunu soruyorsunuz, “Kendimle arkadaş olmaya başladım.”