Sahip olabileceğimiz en güzel duygulardan biri olan mutluluk, psikolojik durumumuzu olumlu yönde etkileyen, çok istediğimiz bir şeyin gerçekleşmesi, bizleri mutsuz eden bir halin ortadan kalkmasıdır.
Kişiler bu duyguyu birlikte yakalayabilmek arzusunda olsa da insanları mutlu eden istekler farklılık göstermektedir. Bazı bireyler mutluluğu küçük şeylerde bulurken, hayattan beklentileri fazla olanlar ise bunu bulmakta zorluk çekmektedir.
Bizler hayata pozitif bakmak için: Maneviyatımızın daima mutluluğumuzun anahtarı olduğunu, hislerimizi de önemseyerek, Allah’a tam teslim olup dua etmeli, akıbetini ise Allah'ın takdirine bırakmamız gerektiğinin bilincinde olmalıyız. Bu konuda psikologların önerilerini dinlemeli, lakin bizlere doğru yolu gösteren maneviyatı güçlü olan alimlerimizin irade eğitimi talimlerini de göz ardı etmemeliyiz.
Bu önerilerden bazılarına kısaca değinecek olursak: Kalp ve ruh sağlığımızı korumak için, bu gelip geçici yalan dünyada, imtihanda olduğumuzun bilincinde, yaşadığımız kötü olayları, olumsuzlukları hoş görmeliyiz. Her daim mutlu olmak ve Allah’a dost olmak için, vazifemiz, O’nun verdiği uzuvlarla emirlerine uymak, kalbini kötü şeylerle meşgul etmeden, affederek, kalbimizdeki ağırlıkları-takıntıları bırakıp, hatanın arkasındaki güzellikleri de görüp, negatif düşüncelerden sıyrılarak, hep iyi şeyleri düşünmeliyiz…
Her şeyi Allah adına, O’nun rızası için yaparak, başımıza gelen kötü olumsuz olaylarda bile bir güzellik aramalı, şikayet etmemeli, hiçbir kimse hakkında olumsuz konuşmamalı, eleştirmemeli, zahirimizi temizlemeyi de ihmal etmemeliyiz. Nefes aldığınız her anın kıymetini bilip, sü-i zandan kaçınmalı, geçmiş meseleleri unutmalı, çünkü geçmişteki hatalarımızı hatırlamak, bizi olumsuz şekilde etkileyebilir. Herkesi her şey için affetmeli, başkalarının bizin hakkınızda ne düşündüğüyle ilgilenmemeliyiz. Övmeyi bırakmalı, tenkit etmemeli, ilim öğrenerek ilerleyerek, yalan dünyanın meşgalelerinden sıyrılıp Allah’a dosdoğru gitmeliyiz.
Bu kurallar çerçevesinde, dünyevi işlerimizi idame ederken, mutluluğu bulmanın yolunun. nefsimizin arzularını yerine getirmek yanılgısı içinde olanlar, bilinizki huzuru bulmanın bir başka yoluda mazlumlara yardım elini uzatmaktır. Ey Ümmet-i Muhammed'in içinde marka düşkünü ve dünyalık çıkarlar için adeta birbirini yiyen kişileri: Allah'ın verdiği nimetleri, tatilde sefa, sadece kendi egolarınızı tatmin ederek, lüks içinde yaşayarak ya da markalı ürünler kullanarak etrafınızdakilerden itibar beklemek yanılgısı içinde olanlar… Rabbim bu nimetleri bizlere, mağdur durumdaki kişilere yardım elini uzatarak, O’na her anımız için şükrümüzü yapalım diye bahşetti...
"Komşusu açken tok yatan bizden değildir" diyen Peygamberin Ümmet’inin bir ferdi olarak, sergilediğimiz davranışlarımızla, ahirette Allah'a nasıl hesap vereceğimizi hiç düşündünüz mü? Böyle bir yaşamı idame ederken cennetin hayalini kurmak, hatta bunun gerçekleşmesini beklemek sizce mümkün mü? Sadece kefenle ahirete irtikal ederken, dünyalıklarınızı geride bırakacağınızı daima hatırlamak çok mu zor? Her an ölümü ensemizde hissederken, sizce duyarlı olmak için gaflet uykusundan uyanmamızın vakti gelmedi mi?