Bitkilerin dünyaya sundukları şekliyle getirdikleri hikayeleri seviyorum.
Burnumu tam açmış bir gülün kıvrımlarına ve yumuşak yapraklarına nazikçe daldırdığımda, koku her zaman doğrudan kalbime ve sinir sistemime giden içgüdüsel bir dilde "her şey yoluna girecek" diye fısıldıyor.
Kokusunu aldığınız andan itibaren, gülün ilacı ortaya çıkar; topraklanmış, sevgi dolu bir varlık, kalplere ulaşan ve onları sabitleyen, kenarları yumuşatan ve kaygıyı gevşeten, insanı korkunun yaratmış olduğu zamandan güvenle çıkmasına ve kalp alanına geri getiren yumuşak, soğuk bir el.
Bir zamanlar kendi kendime çalışıyordum. Dedim ki; "Gül tamamen aşk, kendini sevme ve kalpten ibaretse, nasıl oluyor da bu kadar çok dikenleri var?"
Ve ben de kendime sorduğum bu soruyu keşfettim, araştırdım, bulduğum şey buydu.
Gül gibi olmak ve kalbimizde olacak kadar güvende hissetmek, kalp alanımızda yaşamak ve dünyada güvende hissetmek, açık, yumuşak, samimi, duygusal ve şehvetli olmak için güçlü sınırlarımız olmalı, iyi bir 'hayır' olmalı.
Kendi arkamızı kolladığımızı ve bedenlerimizle, ihtiyaçlarımızla, ilişkilerimizle ilgilendiğimizi bilmemiz gerekiyor.
Kültürümüzde çok sık olarak, aynı anda hem kibar hem sert, hem güçlü hem yumuşak, hem sevgi dolu hem de sınırdaş olamayacağımız öğretilir.
Yine de her iki olguya bir arada tutunamazsak, terazinin iki ucu ile elele tutuşmazsak, o zaman dengemizi kaybederiz ve muhtemelen üzerimizden geçilir, ezilir, korkar ve endişeleniriz.
Yıllar geçtikçe, gül'den ilham alarak kendi sınırlarımı nasıl inşa edeceğimi öğrenerek, kendi içimde ve dünyada daha güvenli hissetmemi sağladı ve kesinlikle kalbimde daha fazla olmama, yaşamama yardımcı oldu.
Bu yüzden gül'ü hatırlamaya ve burnumu onun kıvrımlarına sokup onu solumaya ya da güzelliğine ve gücüne hayran kalmaya ve bana kalbimde olmanın güzelliğini hatırlatan bir resim yapmasına izin vermeye değer.
Yumuşak olmak, kalbimizde daha çok olmak, yeni yollar yetiştirmek için, iyi ve sağlıklı sınırlara sahip olmamız gerekiyor.
Yumuşaklık ve içtenlik, gücümüzü ve sınırlarımızı serbest bırakmak, parçalamakla ilgili değildir, bunun yerine onları büyütmekle ilgilidir.