Üzgünsen, moralin bozuksa mezarlığa git! Hayır, bu bir şaka değil. Bugün size en sevdiğim yerlerden biri hakkında yazmak istiyorum: eğer benim gibi o sade, his yüklü atmosferleri seviyorsanız, herkesin gözünden uzakta, o zaman siz de mezarlıkları seveceksiniz.
Buranın bir zamanlar en güzel ve önemli yer olduğunu düşünün. Sessizliği, doğayı seviyorsanız bundan daha güzel bir yer yok. Ama o zamanların nasıl olduğunu hayal etmeye çalışın: renkli arabalar, ipekler, mücevher ve diğer mülkler, hayal edin ya da savaşa giden binlerce metrelik askerin bu yol boyunca giderken çıkardığı sesi hayal edin. Ancak özel olmasının bir nedeni daha var. Çok sayıda mezar anıtı var. Bazılarınıza biraz ürkütücü gelebilir ama sizi temin ederim ki bu mezarları ziyaret etmek bana huzur veriyor. Bir yazıtta "Güneş beni kaçırdı" yazıyor. Bir başkası şöyle yazıyor: "Bu sözleri okuyan siz, vaktiniz gelene kadar sevin ve sevilin." Ve sonra düşünmeye başlarsın. Hayata, nedenlerine. Ve evet bazen ölümü düşünmek ruha iyi gelir. Buradaki devasa ağaçlara bakarım, toprağa ve çimenlere dokunurum ve bir ağacın yanında durduğumda şunu düşünürüm: « ağacın altında, tam bu ağacın altında kendi ruhum beni dinlenmek için durmuştur. Ve yüzyıllar boyunca buradan geçip aynı turkuaz mavisi gökyüzünü gören tüm gezginleri düşünerek ürperirim. Size dileğim şu: Bir gün mezarlıkları ziyaret edebilmek, kendinizi, kendi gözlerinizle görebilmek. Hepinize sarılıyorum.