Uzun süreden beri; demek isterdim, maalesef devamlı diyorum. Türkiye gündemi kör döğüşüne sahne olmakta, vatandaşın gündemi yok sayılarak, suni gündem görevlileri sürekli bir algı yönlendirme çalışması yapmaktadır.
Medyanın değişmeyen maaşlı temsilcileri ile siyasetin algı yöneticileri kendi saadet zincirinde, halkın sorunlarına yer bulamamaktadırlar. Bu enaniyetin ve bencilliğin faturası da, sayıları devamlı artan, “orta gelir altı” vatandaşların omuzunda patlamaktadır.

İktidar şu salgın sürecinde bile açıkladığı büyük ve önemli projelerle ve muhalefete yaptığı tenkitlerle uğraşırken, muhalefet ise iktidarın yolsuzluğu ve kendinden başkasını yok sayan politikalarını tenkit etmektedir.  Ancak iktidar ile muhalefet arasındaki bu kör döğüşü vatandaşın ilgi alanında değildir. Vatandaş her gün artan ekonomik sorunlarına, işsizliği azaltacak sosyal politikaların benimsenmesine, yoksulluğa, adaletsizliğe karşı iktidardan çözüm, muhalefetten de umut beklemektedir. Onun gündemi kendi sorunlarının çözümü veya çözüm formülleri üzerinedir. Medya bu konularla istediği kadar ilgilenmesin, sağduyu bunun cevabını seçim meydanlarında hep vermiştir. Vatandaşın bölük pörçük olması siyasileri umutlandırmaktadır. Çünkü çözüm üretmiyorsanız insanların birbirleri ile uğraşmalarına imkan hazırlamalısınız yani uyutmalısınız. Vatandaşın bilinç düzeyi arttığı oranda, siyasetin vatandaş üzerindeki etkisi daha reel ölçülerde değerlendirilmesine imkan verecektir. Bu takdirde insanlar, oy verdiğim parti ne yaparsa doğrudur düşüncesinden çıkıp hizmeti puanlama yoluna gidecektir.
Şimdi gelelim iktidar ve muhalefete. İktidarın birinci önceliği 2023 seçimlerinde. Bütün hesapları ve gündemi o gün nasıl zafer kazanacaklarına dair yapılmaktadır. Eğer istihdamı çözüp, adaleti sağlayıp, ekonomiyi düzeltmek yoluna gitselerdi, 2023 ü düşünmeye gerek yoktu çünkü bu millet çalışanı devamlı takdir eder, hükümet her şeye rağmen yirmi yıldır ayakta ise; bunun sebebi, yaptığı güzel icraatlar, terörle mücadele ve muhalefete olan güvensizlik sayesindedir. Bu sebepledir ki suni gündemlerden medet umar bir pozisyonun esiri olmamalıdır. 

Muhalefet ise bir türlü aklını başına almamaktadır. Einstein,”Ön yargıyı yok etmek, Atomu parçalamaktan zordur” der. İnsanların muhalefete karşı eskiden beri var olan ve yeni eklenmiş ön yargıları masaya yatırıp ona göre politika oluşturulmadığı takdirde kazanma şansı yoktur. Cumhurbaşkanı ve hükümete karşı bazen amacını aşan tenkitler yerine, kendileri için oluşmuş ön yargıları yok edip, umut projelerini ortaya koymaktan başka zafer yolu yoktur. Bir kere şunu çok iyi tahlil etmeleri gerekir, mesela CHP, 80 yıl öncesiyle yargılanmaktadır.

Cumhuriyetin ilanından sonra, çok partili parlamenter sisteme geçiş sürecinde 27 yıllık tek partili dönem, o günün şartlarında kalması gerekirken, iktidarın ağzında pelesenk olmuş devamlı ortaya atılmakta muhalefet de o günün şartlarını bütün kafaları ikna edecek son noktayı koyma becerisini gösterememektedir. En azından o günleri kitaptan okuyan insanları ikna ederek iktidarın oyunu bozmalı ve Türkiye’yi gerçek gündeme taşıma becerisini göstermeleri gerekir.
Netice olarak, güçlü ve yönlendirici muhalefet ile, güçlü ve çözümleyici iktidar olur. Muhalefet de böylelikle ülkeye hizmet eder. Ancak önümüzdeki günler seçimi kazanmak için her yolun mubah görüleceği yeni kör döğüşlerine sahne olacaktır. Kazanan da kaybeden de ülkemiz olacaktır. Ancak şu unutulmamalıdır ki, her geçen gün siyasetten uzaklaşan ve siyasetçilere güven duymayan insanların sayısı artmaktadır.