Selçuklu’dan Osmanlı döneminin sonuna kadar tarihlenen bin 200 eser, Beykoz Cam ve Billur Müzesi’nde sergileniyor. Müze, içeriği kadar üzerinde yer aldığı ağaçlarla bezeli arazisiyle de ilgi odağı oluyor.
Memlük kandilleri, Osmanlı revzenleri, kristal piyano ve Sultan II. Mahmud’un renkli camlarla bezeli saltanat arabası… Selçuklu’dan Osmanlı döneminin sonuna dek kullanılan birbirinden değerli eserler, Beykoz Cam ve Billur Müzesi’nde ziyaretçilerini bekliyor.
12 Nisan’da kapılarını açan müze, 360 dönümlük ağaçlarla bezeli bir arazi üzerinde bulunuyor. Adını ise Osmanlı dönemindeki Beykoz Cam ve Billurat Fabrika-i Hümayunu’ndan alıyor. 3 yıllık çalışmanın ardından hizmet vermeye başlayan müzenin hikayesini Milli Saraylar Anadolu Yakası Daire Başkanı Osman Celaleddin Urhan şöyle anlatıyor:
“Müze mekanı, Sultan Abdülaziz zamanında vezirliğe kadar yükselmiş Abraham Paşa tarafından yaptırılmıştır. Bu koru içerisinde kuşhaneler, tiyatro binası, havuzlar ve ahır binaları bulunmaktaydı. Günümüze sadece ahır binası ulaştı. Müzemiz ahır olarak kullanılan bölümdeki restorasyonla oluşturuldu.”
Eserler 12 tematik bölümde sergileniyor
Müze, yaklaşık 2 bin metrekarelik kapalı alana kurulu. Ziyaretçilerini geniş koridorları, çini işlemeli zemini, doyurucu bilgilendirme levhalarıyla ferah bir atmosferde ağırlıyor.
Türk cam sanatını dünyaya tanıtmayı amaçlayan müzede bin 200 eser sergileniyor. Osmanlı sarayları için Avrupa’da üretilen eserler müzede kronolojik olarak 12 tematik bölümde teşhir ediliyor. Urhan, sergilenen eserlerle ilgili şu bilgileri veriyor:
“Sarayda bizzat kullanılmış olan mutfak malzemeleri, parfüm şişeleri, laledanlar, tatlı hokkaları gibi pek çok önemli eser bulunuyor. Sultan II. Mahmud’un bizzat kullanmış olduğu, üzerinde en fazla cam bezelerin bulunduğu faytonumuz ünik bir eser olarak öne çıkmaktadır. Yine kristal piyanomuz ve 19. yüzyılda önemli devlet adamlarını ağırlamak için kurulan saray sofrasının birebir örneği ziyaretçilerimiz tarafından görülebilir.”
1237-1246'ya tarihlenen, serbest üfleme tekniğiyle yapılan, mine ve yaldızlarla dekore edilen Kubadabad tabağı müzede dikkat çeken bir başka eser.
Botanik müze olma özelliği de taşıyor
Beykoz Cam ve Billur Müzesi, ağaçlarla bezeli bir korunun içinde yer alıyor. Müzeyi ziyarete gelenler, yüzlerce yıllık eserlerin yanı sıra ağaçların arasında güzel bir gün geçirme fırsatına da sahip. Müze bahçesinde 117 çeşit ağaç olduğuna dikkat çeken Urhan, “Burası bir botanik müze olarak da değerlendirilebilir” diyor.
Müzede cam sanatıyla ilgili bir kütüphane de yer alıyor. Kütüphanede başta Türkçe olmak üzere pek çok dilde 600 eser yer alıyor. Süreli sergi alanı, çocuklara yönelik eğitici atölye, çocuk parkı, kafe ve cam eserlerin satışa sunulduğu hediyelik eşya bölümü yine müzeye ait diğer detaylar.
Müze 360 dönümlük koru içerisinde yer alsa da arazinin henüz tamamı kullanılamıyor. Urhan, “Şu an imkan dahilinde sadece 100 dönümünü kullanıma açmış bulunmaktayız. Milli Saraylar İdaresi Başkanlığımız ilerleyen zamanlarda doğal orman bakımından zengin olan bu yeri, orman yürüyüş alanları şeklinde tanzim edip ziyaretçilerimizin beğenisine sunacaktır” şeklinde konuşuyor.
Beykoz Cam ve Billur Müzesi, tarihe olduğu kadar doğaya da ilgi duyan her yaştan ziyaretçilerini bekliyor.