Boşluk ve Duyarlılık

Çocukluğumdan beri duyarlılığın zayıflık değil, güç olduğunu anlamıştım. Her zaman her şeyi karşı konulmaz bir güçle hissetme yeteneğine sahip olduğumu anlamıştım.

Rüzgarı dinlemeyi, nesnelerin ve insanların kalbini hissetmeyi, ruhlarını okumayı, görmeyi. Yalnızca inceliği bilenler gerçek gücün ne olduğunu bilir. Çünkü orada hakikat var, orada tatlılık var, orada hassasiyet var, orada hâlâ sevgi var. Duyarlı olmak her gün on, yüz, bin hayat yaşamak demektir. Boşluk sadece beş harften ibaret olsaydı ondan hızla kurtulurdun.

Ama hayır. Kalp alanını tamamen kaplar.
Yürüdüğün yolda, göğsünde bir delikle.
Yoldan geçenler sana bakar. Garip bir şekilde gülümsüyorsun ve gözlerini kısıyorsun. Her harekette masana
şarap taşar. Zihninin örtüsünü kirletiyorsun.

Afedersin; dedin kendine sessizce: benim açığım büyük.
Kendini yıkamak için banyoya koşuyorsun. Aynada boşluğu görüyorsun gülüşünü emen...

Sen gizlice uzaklaşıyorsun, kaçıyorsun,
bahçemin kapısından. Bir çam ormanına düştün. Bir leke gibi boşluk, her tarafına yayıldı. Belki birisi yapabilir, senin içini delse, sana dokunmadan. Belki biraz duyarlılık......