Sayın profesöre bu cümleyi kurduran saik ne olabilirdi?Herhangi bir sivil toplum örgütünün lideri, akademisyen, siyasi parti mensubu, cemaat üyesi, tarikatçı...velhasıl herkes bu cümleyi kurabilir. İçinde bulunduğu kurumlara veya birlikte olduğu insanlara karşı yaşadığı hayal kırıklığını ifade etmek, boşa kürek çektiğini, ömrünü heder ettiğini ve inandığı değerlere, sisteme olan güvenini yitirdiğini ifade etmek anlamında.
Mustafa Bey İslamcı camianın İslamı temsil keyfiyetindeki zafiyetine, samimiyetsizliğine dikkat çekmek istemiş, yaşadığı hayal kırıklığını bu sözle ifade etmiş olabilir diye düşünüyorum.
Bence bu cümle, İslamcılık anlayışının tükenişinin de bir itirafıdır.
Naçizane benim bu konudaki kanaatimi beni tanıyanlar bilirler. Konunun tarihi, felsefi ve ideolojik boyutunu bir yana bırakarak ifade edebilirim ki İslamcılık; İslama yapılmış bir hakarettir. Hatta İHANETTİR.
Siz hiç günümüzde barışı, sevgiyi, hoşgörüyü, tevazuu, adaleti, merhameti, hayatına hayat edinmiş bir İslamcı gördünüz mü?
Tebliğin de esası, usulü bu değil midir?
"Sevdiriniz nefret ettirmeyiniz, kolaylaştırınız zorlaştırmayınız" diyen İslam peygamberinin hilafına, İslamcı geçinenlerin yaşayışları, tavırları, insanları İslamdan kurandan uzaklaştırıyor maalesef.
Ateizmi ve Deizmi olumlamıyorum elbette. Ancak özeliklede gençler ateizme deizme yönelmesin de ne yapsın? Onlara örnek teşkil edecek, numuneyi misal bir insan veya bir kurum var mı gösterebileceğimiz?
Konunun siyasiler boyutuna girmek bile istemiyorum. Ancak kuran okuyan liderlerin nasıl her gün yalan konuştuklarına, gıybet ettiklerine, yolsuzluk ve usülsüzlüklere karıştıklarına, ihale komisyonculuğu yaptıklarına, rüşvet aldıklarına, halk asgari ücretle hayatta kalma mücadelesi verirken, karda kışta, soğukta yağmurda ucuz ekmek kuyruklarında it gibi titrerken, lüks ve şatafat içinde yaşadıklarına şahit oluyoruz.
Üçer beşer maaş alan / veren yönetici ve bürokratlara...
Tevekkeli boşuna seçim meydanlarında, biz kaybedersek KABE düşer, KUDÜS düşer, diye yırtınmıyorlarmış.
İşin sosyolojik boyutuna gelince İslam fikri siyasisi, sanıldığı gibi çok da matah bir şey olmadığını görürsünüz. Birleştirici, bütünleştirici, insanlığa umut veren bir sistem olmadı olamadı. Bunun en güzel ispatı, 56 - 57 İslam ülkesinin varlığından bahsedilir ancak bu ülkelerin dünya siyasetinde hiçbir etkileri ağırlıkları yoktur maalesef.
Şu haliyle İslamcılık anlayışı ve onun temsilcisi olduğunu iddia edenler, insanlığın ihtiyacı olan huzuru, barışı, sevgiyi ve adaleti tesis etmek gibi bir misyondan fersah fersah uzaklar.
Kuşkusuz bu olumsuzlukların bizatihi İslam dininden kaynaklanmadığını hepimiz biliyoruz.
Yukarıda yaptığım değerlendirmeler ve tespitlerim ışığında ben de ‘bir çürük ipliğe hülya dizmişiz’ ifadesine farklı bir anlam yüklemek istiyor ve diyorum ki, Yüce Allah’ın nazarında bir sinek kanadı kadar değeri olmayan bu fani dünya hayatına bel bağlamayalım.
Yorgun kalbimle bu seferlik bu kadarla iktifa edelim. Bu aralar tedavi sürecim biraz ağır seyrediyor. Dualarınızı talep ediyor sizleri Allah’a emanet ediyorum.