Sinan Bekar kimdir, kendinizden biraz bahseder mısınız?
10 Kasım 1984 tarihinde Beykoz’da doğdum, aslen Giresun Göreleli bir ailenin ferdiyim ailem 70’li yıllarda Giresun’dan temelli olarak Beykoz’a göç etmiş. Öncesinde
Paşabahçe ardından Çubuklu’da ikamet etmişiz, bizden önce ki aile büyüklerimiz daha da eski 50’li yıllarda gelip Paşabahçe’ye yerleşmişler. Ben her ne kadar gözümü dünyaya o zaman ki adıyla Paşabahçe SSK Hastanesinde açsam da doğma büyüme Çubuklu diyorum. Öyle gerçekten de çocukluğum, gençliğim Çubuklu’da geçti. Ben doğduğumda da, halen daha Çubuklu’da ikamet ediyoruz. Ayrıca, yeri gelmişken Anneme çok teşekkür etmek istiyorum çünkü bir gece yalnız başına, sabaha karşı beni Paşabahçe Devlet Hastanesinde dünyaya getirdi. Yalnız diyorum çünkü babam denizci ve gemisi seferde olduğu için annem yalnız haliyle, komşular akşamdan hastaneye bırakıp dönmüşler, kapıda bir bekleyeni yok kısacası. Benden büyük iki ağabeyim, bir ablam var ama tabii onlarda küçükler, okula gitmeleri gerekiyor. Bu yüzden Anneme hep ayrı bir minnet duygum vardır, annelerin hakkı zaten tabii ki ödenmez. Bunun yanında, doğum kağıdıma 10 Kasım yerine 9 Kasım yazan hemşireye de teşekkür ediyorum çünkü 10 Kasım’da, Atamızın ölüm yıldönümünde zaten doğum günü kutlamıyorum muhtemelen gece nöbetinin verdiği yorgunlukla saat 12’den sonra artık yeni bir gün olduğunun farkına varamadı ve öyle yazdı, öyle de kaldı.
Sırasıyla, Çubuklu İlkokulu, Beykoz Ahmet Mithat Efendi İlköğretim Okulu ve Üsküdar Burhan Felek Anadolu Lisesini bitirdim. Ardından, liseden fen-matematik bölümünden mezun olmama rağmen, birazda o yıllarda NTV’de ki ekodiyalog programını yapan Prof.Dr. Asaf Savaş Akat ve Hazine eski Müsteşarı Mahfi Eğilmez gibi hocalardan da etkilenmiş olabilirim ki daha sonra fakültede bu iki ismin de öğrencisi olma şansına eriştim, ekonomi alanında öğrenim görmeye karar verdim. Sonrasında, İstanbul Bilgi Üniversitesi Ekonomi-İşletme (İngilizce) ve Uluslararası Finans (İngilizce) bölümlerinden çift ana dal yaparak ve bölüm üçüncüsü olarak, onur derecesi ile mezun oldum. Ardından yine aynı üniversitede Finansal Ekonomi-Sayısal Finans bölümünden, finansal matematik ağırlıklı bir programdan Enflasyon Modellemesi(Inflation Modeling) adlı İngilizce tezle yüksek lisansımı bitirerek, master derecemi almaya hak kazandım. Eğitimi hayatın bir parçası ve hayat boyu devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu anlayışla tabii ki kendimi geliştirme adına diksiyon drama gibi alanlarda ki eğitimlere katılarak edindiğim sertifikaların yanı sıra daha önce hazırlandığım kaymakamlık ve idari hakimlik sınavları dolayısıyla katıldığım kurslar ve katıldığım eğitimler ve bitirdiğim adalet bölümüyle de hukuk alanında da kendimi geliştirdiğimi düşünüyorum. Eğer, meclis üyeliğim gerçekleşirse özellikle kaymakamlık kursundan edindiğim idare hukuku bilgilerinin bu süreçte faydalı olacağı kanaatindeyim. İş hayatına biraz değinecek olursam, üniversite mezuniyetim sonrası ING Bank Türkiye Genel Müdürlükte yetkili yardımcısı, sonrasında özel bir şirkette finans uzmanı olarak çalıştım. Ayrıca, bir dönem Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak Beykoz’da bir lisede İngilizce öğretmenliği yaparak ilçeme faydalı olmaya çalıştım diyebilirim.
Beykoz'da Giresunlu nüfusu gerçekten yüksek, bunu bir avantaj olarak değerlendiriyor musunuz? STK'lar ile iletişiminiz nasıl?
Kesinlikle, hatta Beykoz değil, İstanbul için bile belirleyici bir faktör Giresunlular.
Ayrıca, tüm siyasi partilerin de bunun farkında olduğunu düşünüyorum. Sonuçta, yaklaşık olarak Beykoz’da 35.000 gibi bir nüfusla, en fazla nüfusa sahip bir il Giresun, İstanbul’da ise 500.000 gibi bir nüfusla 5. sırada. Bu çok ciddi bir sayı, bu yüzden belirleyici diyorum hatta hepimizin bildiği üzere Beykoz’da Görele adında bir mahalle bile var. Beykoz özelinde konuşacak olursak ve son belediye seçimlerini düşünürsek, rakibimizle aramızda yaklaşık 19.000 oy fark var ve hesaplarıma göre en az 24.500 gibi bir Giresunlu seçmen kitlesi var. Bu seçmen kitlesinin önemli bir bölümünün hemşehricilik faktörünü göz önünde bulundurarak mevcut hükümeti, koşulsuz şartsız desteklediğini düşünüyorum. Onları kazanmamız, iletişimi en yüksek seviyede tutmamız ve gerçekleri görmelerini sağlamamız lazım. Mesela, Beykoz’da yaşayan Giresunluların neredeyse tamamı Çiftçi Kayıt Sistemine(ÇKS) bağlı birer fındık üreticisi çiftçi, peki çocuklarının yaz tatillerini ve kendi yıllık izinlerini fındık sezonunda heba ettikten sonra emeklerinin karşılığını vermesi gereken mevcut hükümet veriyor mu? Tabii ki hayır ve bu yıllardan bu yana süregelen bir sorun. Sonuç olarak artık Giresunlu hemşehrilerimin gerçekleri görmesi gerekiyor. Ayrıca, yine Beykoz’da da mülkiyet sorunuyla en fazla karşılaşacak olan zümreden birinin de Giresunlular olduğunu belirtmek istiyorum. Sözü açılmışken, en büyük çalışma alanım ve girişimlerim bu konu üzerine olacak, çünkü bizler artık Beykozluyuz ve tanıtım broşürümde de kullandığım slogan zaten “Beykoz Beykozlularda kalacak” şeklinde. Bu konuda da başta Doğu Karadenizliler Derneği Başkanı İsmet Konca’nın ki kendisi aynı zamanda Çubuklu Mahallemizden de ağabeyimiz olmasının yanı sıra CHP eski ilçe başkanı ve meclis üyesidir ayrıca Beykozlu Giresunlular Derneğinin yönetiminde olan tanıdığım hemşehrilerimin ve büyüklerimin de desteklerini esirgemeyeceklerini düşünüyorum. Tabii ben tüm Beykozluların desteğini istiyorum çünkü Beykoz benim yuvam ve ben Beykoz’un evladıyım.
Cumhuriyet Halk Partisi ile tanışmanız nasıl oldu, meclis üyeliğini düşünmenize sebep ne oldu?
Aslında, ben her zaman Cumhuriyet Halk Partiliydim bu konuda da kimseden etkilenmedim Atatürk dışında zaten bir Türk gencinin de başka bir yol göstericiye ihtiyacı olmadığını düşünüyorum. Bu yaşıma kadar, CHP dışında hiçbir siyasi parti yönünde oy kullanmadım ama siyasetten de uzak durmak istedim açıkçası. Ancak, ben ülkemi de insanını da çok başka yoğun, duygularla seven bir insanım ve vatanımın da her açıdan gerek siyasi gerek ekonomik, çok ciddi bir tehdit altında olduğunu düşünerek ve işlerin yolunda gitmediğini gördüğümden siyasete atılmak istedim. Çünkü ehliyet ve liyakat hiçbir zaman ülkemizde bu kadar hiçe sayılmamıştı. Sonuç olarak, ben de 28. Dönem Milletvekilliği aday adaylığı ile hem CHP ile tanışmış hem de siyasete atılmış oldum. Şimdi de Beykoz Belediyesi meclis üyeliği aday adaylığı ile başta mülkiyet sorunu olmak üzere diğer gördüğüm pek çok sorunla ilgilenmek istiyorum. Annem artık olduğu birkaç ameliyattan sonra biraz yürümesinde sorun var dolayısıyla arabayla Beykoz’u köşe bucak dolaşıyoruz. Çoğunlukla da köylerini ve daha sessiz sakin yerlerini, buralarda bile gözle görülür bir biçimde yolların emniyetsizliği ya da bozukluk gibi sorunlar var. Hiçbir meseleyi büyük küçük demeden, ayırt etmeden umarım meclis üyesi olduğumda çözerek, doğup büyüdüğüm bu kente vefa borcumu ödeyebilirim.
Beykoz Belediyesi yönetimini nasıl buluyorsunuz?
Mevcut belediye başkanı hemşehrimiz olsa da her şeyden önce Beykozlu değil. Beykoz’un dokusunu, ruhunu bilmesi mümkün değil ve baktığımızda da doğal olarak başarılı bir yönetim yok maalesef ve kendisi yeniden aday. Giresunlu hemşehrilerimizin bu durumu da göz ardı etmeyeceğini düşünüyorum. Beykozluların birçoğu aslında Sayın Başkanımız Ekrem İmamoğlu’nun önderliğinde İBB’nin yaptığı pek çok hizmeti Beykoz Belediyesi yaptı sanıyor. Gerçekte öyle değil, belki tanıtımlar gözlerinden kaçmıştır diyerek değerli Beykozlulardan ricam en azından İBB’nin web sitesinden Beykoz’da nasıl güzel işler yapıldığına bakmaları. Ayrıca şunu da eklemek istiyorum örneğin Beykoz Belediyesi civarında ki park ve sahildeki park düzenlemesi İBB Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu’nun onayı olmadan gerçekleştirilemezdi, kısacası Sayın Ekrem İmamoğlu hamaset siyaseti yapmadan hizmet anlayışını benimserken, mevcut hükümetten aynı tutumu göremiyor İBB nezdinde. Bunu da kıymetli İstanbulluların yanında değerli Beykozluların da takdirine sunuyorum.
Beykoz halkına mesajınız nedir?
Kıymetli Beykozlu hemşehrilerime, öncelikle bu seçimin Beykoz’un kaderi açısından çok önemli olduğunu hatırlatmak istiyorum. Çünkü Beykoz’da demografik yapıyı değiştirmek istiyorlar. Belki bir daha bir arada olamayabiliriz, tercihlerimiz gerçekten kaderimizi belirleyecek. Güzel Beykozumuzu rantçılara, ehliyetsiz ve liyakatsizlere ve kendi çıkarları uğruna nemalananlara teslim etmeyeceklerine olan inancım çok yüksek seviyede. Bu yola çıkarken sloganım “Beykoz Beykozlularda kalacak!” idi hala aynı noktadayım. Gidecek başka yerimiz yok, biz değil onlar gidecekler. Bu konuda korkmadan, yılmadan elimden gelenin en iyisini yapacağıma yürekten inanmalarını istiyor ve doğup büyüdüğüm, okullarında okuduğum, öğretmenlik yaptığım güzel ilçemize faydalı olabilmem için desteklerini bekliyorum. Bu güzel söyleşi için sizlere de çok teşekkür ediyorum. Değerli Beykozlu hemşehrilerime en içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum.